HAYATI ANLAMANIN

EN İYİ YOLU KİTAP OKUMAKTIR

İNSAN OKUR!

Tayfun Kurt (1956-2008)

 

sahaf name

bir röportaj

fotoğraf albümü

hakkında yazılanlar

Ali Haydar Haksal

Aptullah Tirali

Engin Berk

Fatih Sultan Kar

Haluk Çağlayaner

M. Şeref Özsoy

Murat Pabuç

Mengüç Okan

Nuri Kurtcebe

Oral Onur

Ömer Asan

Ömer Lekesiz

Tolga Gürocak

Zafer Yalçınpınar

Bize Ulaşın

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

TAYFUN AGA

 

Ömer Asan

 

Yaklaşık 10 yıl önce dükkanına girmiştim. Kapı açıktı ve kendisi yoktu. Bir kitap arıyordum, adı elimdeki kağıtta yazılı. Nasılsa sahibi içeri girdiğimi görür de gelir, diye raflardaki kitapları karıştırmaya başlamıştım. Birde içeriye fırtına gibi girmişti. Raftan indirdiğim kitabı elimde görünce, “koy o kitabı yerine” diye bağırdı. Çok bozulmuştum, ama yerine koydum kitabı. Ne istiyorsun, diye sertçe sordu. Ben de aradığım kitabı söyledim. Sana kitap, mitap vermem, dükkanı terk et, deyip kovdu beni. Kıpkırmızı kesilip, dükkanın ortasında kalakalmıştım. Ne oldu ki? Diye sordum. Yukarıda asılı sahafnameyi okumadın mı, diye sordu. Okumadım, dedim. Çık dışarı, diye, tekrar uyardı beni. Ben de gururuma yediremediğimden, ne diyeceğimi şaşırmış vaziyette özür diledim. Dışarı çıkmayacağımı anlayınca hangi kitabı aradığımı sordu, biraz yumuşamıştı. Söyledim ve bilgisayarına baktıktan sonra raftan indirip aradığım kitabı bana verdi. Parasını ödedikten sonra, soru sorma sırası bana gelmişti. Nerelisin, diye sordum. Ofluyum, dedi. Ben de Ofluyum, dedim. Bu sefer daha da köpürdü: Ulan ne biçim Oflusun, niye s.kerim kitabını deyip de çıkıp gitmedin, diyerek azarlamaz mı beni…

 

İşte ben Tayfun Aga ile böyle tanışmıştım. O tanışmadan sonra benim en iyi dostum olmuştu. Kütüphanemdeki değerli kitapların çoğunu o bulmuştur bana. Ne aradığımı bildiği için ilgimi çekecek kitaplar için beni arar, ayırırdı.

 

On yıl boyunca Kadıköy’e ne zaman gitsem ilk ona uğrar, çaycısının çaylarını içer, küfürlü, küfürsüz verip veriştirmelerini keyifle dinlerdim. Benim yanımda birilerini kovduğunda, yapma abi, derdim. Sen anlamazsın, derdi, değmez bunlara kitap vermek. Bildiğinden şaştığına hiç tanık olmadım desem doğrudur. İnatçı bir Ofluydu…

 

Mengüc Abi de bilir; Ceviz Kabuğu programında talihsiz tartışma sonucu zor duruma düşmüştüm. Kitabım yasaklanmış, savcılıkça ifadem alınmak üzere aranmaktaydım. İlk Tayfun Aga beni aradı. Hemen ona uğradım. Üst katları göstererek, gel burada kal, demişti. Kimse senin burada kılına dokunamaz, diye de üstelemişti. Müthiş duygulanmıştım o davranışından. Üstüne Hulki Cevizoğlu’na beni savunan, onu kınayıcı bir yazı yazmış ve fakslamıştı.

 

Sizin anlayacağını bir altın adamı kaybettik arkadaşlar. Son günlerinde kendisini ziyaret etmiş, ancak onun için aldığım Kestane Balı’nı teslim edemeden gitmişti.