BİR TAYFUN KURT KLASİĞİ
Bay Hulki Cevizoğlu
Ceviz Kabuğu Programı
Yapımcısı
Konu: 19/01/2002
tarihli “Ceviz Kabuğu” programı ve Ömer Asan’ın Pontus Kültürü isimli kitap.
“Pontus Kültürü” adlı
kitapta, Yunanlı Prof. Neoklis Sarris’in yazmış olduğu önsözdeki “Atatürk’ün
Samsun’a çıkışının RESMİ sebebiyle, Yunanlıların İzmir’e çıkışının RESMİ
sebebinin aynı olduğu” konusundaki görüşün Doğan Avcıoğlu’nun “Milli
Kurtuluş Tarihi, 3. Cilt, sayfa 1189” artı Falih Rıfkı Atay’ın
“Çankaya-Atatürk Devri Hatıraları, Cilt I” isimli kitaplardan alındığı
dipnot olarak belirtilmiştir.
Bahis konusu program
esnasında bu noktaya tarafınızdan hiç değinilmeden, bu paragrafın tamamı
okunmadan, saatlerce Ömer Asan’a adeta polisiye çapraz sorgu biçimi gibi
aynı sorunun hangi amaç ve kasıtla yöneltildiğini anlayamadım ve bu
davranışı aydın sorumluluğu adına utanç ve nefretle izledim.
Bu da yetmiyormuş gibi
26/01/2002 tarihli programınızın başında yine bu olaya değinip, Doğan
Avcıoğlu’nun eserinde bahis konusu olaydan bahsedilmediğini iddia ederek, bu
konuda isteyenlerle tartışmaya hazır olduğunuzu söylediniz.
Eğer bu söylediğiniz
belli bir amaç ve kasıt taşımıyorsa bu konuyla ilgili, “Ortalama Türk İnsanı
Zeka Düzeyinize” güvenerek dokuz tarihi kaynaktan yapmış olduğum
fotokopileri tarafınıza fakslıyorum. En azından altı çizilmiş ve
işaretlenmiş bulunan bölümleri okursanız “Ortalama Türk İnsanı Zeka
Düzeyiniz” ile dahi anlayabileceğiniz umudunu taşıyorum.
Karadeniz- Trabzon-
Of- Hayrat- Küçük Mesoraş (Selçuk) Köylü, T.C Vatandaşı bilincini taşıyan
bir Türk olarak, Giresunlu olmanız hasebiyle sizinle aynı denizi
paylaştığımı, ama ne yazık ki aynı derede çamaşır yıkamadığımızı belirtmek
isterim.
Sizin de mensubu
olduğunuzu söylediğiniz Karadeniz Türk Toplumunun hiçbir yerde ve hiçbir
zaman bir Pontus Devleti, milleti, dili iddiası olmamıştır. Pontus Kültürü
kitabının yazarı Sayın Ömer Asan da programınızda böyle bir niyeti olmayıp
sadece kendi köy ve kültürünün tarihin derinliklerinde kaybolmaması için bir
köy monografisi olarak bu kitabı yazdığını belirtmiştir. Ama buna rağmen
politik çıkar peşinde koşan bazı siyasi parti mensupları (ki bunların
bazılarının ideolojileri tarafınızdan da bilinmektedir) bugüne kadar
tarafsızlığından şüphe etmediğimiz “Ceviz Kabuğu” programını da kullanarak,
yeni düşmanlar yaratıp, Türkiye’de yeni bir kaos ortamı yaratmak
istemektedirler. Bir Karadenizli olarak sizin de bu işe alet olmanız
düşündürücüdür. (Yoksa siz de Karadeniz Bölgesi ve insanlarını sadece
kitaplar ve haritalardan mı tanıyorsunuz?)
Saygılarımla,
Tayfun Kurt-İstanbul
* Bu mektup ve
kaynaklarla ilgili fotokopiler ek olarak fakslanmıştır.
“RESMİ” SEBEBE DAİR
EK 1
Derhal ifade etmeliyim
ki, bana bu yetkiyi onlar bilerek ve anlayarak vermediler. Ne pahasına
olursa olsun, benim İstanbul’dan uzaklaşmamı arzu edenlerin buldukları
sebep, “Samsun ve dolaylarındaki asayişsizliği yerinde görüp tedbir almak
için Samsun’a kadar gitmek”
Mustafa Kemal
Atatürk, Nutuk, sayfa 13
EK 2
Balkan Savaşı’nda
topal kalan Osman Ağa, sert metodlarla Rum çetelerini ezer. Rum çeteler,
Türk köylerini yakıp kadın ve çocukları öldürünce, Osman Ağa çok daha sert
karşılık verir. Her Türk evine yapılan saldırı, en az üç Rum evine
saldırıyla cezalandırılır. Çeteciler, gemi kazanlarında yakılır. Osman Ağa,
Giresun’dan Samsun’a kadar uzanan bölgede egemen olur. (Trabzon’da ise,
Teşkilat-ı Mahsusa’nın Trabzon Temsilciliğini yapmış bulunan Ahmet
Barutçu’ya bağlı Yahya Kahya’nın milis güçleri vardır.) Osman Ağa Samsun’da
derebeyi gibidir.
Osman Ağa, Karadeniz
kıyılarında Rum çetelerini, kurduğu kuvvetle temizlemeye çalışırken, Ordu
Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, Rumları bu Türk çetelerinden korumak ve bu
çeteleri yok etmek göreviyle Samsun’a çıkartılır.
Doğan Avcıoğlu,
MİLLİ KURTULUŞ TARİHİ, Cilt 3, s. 1189
EK 3
16 Mayıs’ta
Yunan’lılar İzmir’e, 19 Mayıs’ta Mustafa Kemal Samsun’a çıkıyor.
Falih Rıfkı Atay,
Çankaya, sayfa 87
MUSTAFA KEMAL’İN
SAMSUN’A ASIL GİDİŞ (Resmi Olmayan) SEBEBİNİ BÜTÜN DÜNYA BİLDİĞİ İÇİN AYRICA
BELİRTEMEYE GEREK YOK SANIRIM.
EK 4 :
Onların iddialarına
göre , birliklerin muharip erleri mütareke hükümlerine aykırı olarak terhis
olunmamış , bir kısım halk da silahlanarak azınlıklara taarruza başlamıştı.
Bu maksatla Mustafa
Kemal Paşa’ ya “ Samsun ve havalisindeki asayişsizliği yerinde görüp tedbir
almak için Samsun’a kadar gitmek” vazifesi teklif edildi.
Kendisine resmi olarak
verilen ödev ise bu bölgelerde asayişin temini, ötede beride bulunan silah
ve cephanenin bir an evvel toplattırılıp uygun yerlerde muhafazası, çeşitli
yerlerde gayrı resmi şekilde faaliyette bulunan, ordunun yardımını gören ve
asker toplayan teşekküllerin kesin şekilde kaldırılması ve asker
toplanmasının mutlaka önüne geçilmesiydi.
Mufassal Osmanlı
Tarih , Cilt 6, sayfa 3589
EK 5 :
Paris Barış
Konferansı, İtalyanların itirazına rağmen, Llyod George ‘un planlarına alet
oldu ve “ Türkler tarafından girişilecek katliamlar sonunda hristiyan halkın
tamamen yok edilmesi tehlikesi ile karşı karşıya bulunması “ bahanesiyle ,
14 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’in işgali için Yunan birliklerinin
gönderilmesine karar verdi.
İngiliz
Kaynaklarından Türk Kurtuluş Savaşı, Taner Baytok , Başnur Matbaası, 1970
sayfa 26
EK 6 :
M. Kemal’in Anadolu’ya
Gitmesi: Önce şunu belirtmekte yarar vardır ki, yukarıda, Doğu Anadolu’da ve
özellikle Trabzon vilayetindeki durumu anlatan bölümde de açıklandığı üzere,
bu bölgeye iyi bir komutanın gitmesini gerektiren bir durum vardı. M. Kemal
olmasa, ya da bu görevi kabul etmeseydi de, yine oraya ehliyetli bir komutan
gönderilecekti. İngilizler, 9 Martta Samsun’a 200 asker göndermişlerdi.
Harbiye Nazırı, M. Kemal ‘i makamına çağırdığında, kendisine Samsun ve
civarıyla ilgili bir dosya vermişti. Bunda, İngilizlerin, bölgedeki asayiş
durumundan yakınan bir çok raporları yer alıyordu. Güya birçok Rum köyleri
her gün Türklerin saldırısına uğruyor, resmi makamlar buna engel
olamıyorlardı. İngilizler buna bir de protesto eklemişler ve bu saldırılar
hükümetçe önlenemediği takdirde, kendilerinin duruma el koyacaklarını
bildiriyorlardı. Bölgedeki asayişi bütünüyle düzeltebilecek bir kuvveti
sağlamağa İngilizlerin gücü yetmediğine göre, gayret yinede son tahlilde,
Osmanlı ordusuna düşüyordu. Demek ki, Samsun ve çevresine mutlaka bir
komutan gönderilecekti. Burada akla gelen soru şudur: neden bu iş için
hükümet M. Kemal’ i tercih etti?
İstanbul
Hükümetleri ve Milli Mücadele Mutlakiyete Dönüş ( 1918-1919 ) , Sina Akşin ,
Cem Yayınevi, 1992 , sayfa 279, 280 , 281
EK 7 :
THE NEW YORK TIMES
18/MAYIS/1919
İzmir’in bütün
stratejik noktaları ve limanları geceye doğru İtilaf Kuvvetlerinin eline
geçmiştir. İşgal harekatı, Barış Konferansı’nın talimatı üzerine ve bölgede
güvenliği sağlamak amacıyla gerçekleştirilmiştir.
Amerikan Basınında
Türk Kurtuluş Savaşı , Osman Ulugay , Yelken Matbaası ,1974 ,sayfa 47
EK 8 :
“ Samsun ve
havalisinde birçok Rum köyleri Türkler tarafından her gün tecavüze
uğramaktadır. Osmanlı hükümeti bu vahşi tecavüzlerin önüne geçememektedir.
Bu havalinin güvenlik ve huzurunu sağlamak, insanlık adına borcumuzdur.”
Raporlar İstanbul hükümetine verilirken bir de protesto ilave edilmişti. “
bu tecavüzleri önlemek lazımdır. Eğer siz aciz iseniz, görevi biz üstümüze
alacağız!”
Siyasi yönleriyle
kurtuluş savası , Naşit Uluğ , milliyet yayınları tarih dizisi , 1973 ,
sayfa 33
EK 9 :
-- Paşa gizlimi
gidiyor?-
- Hayır, şark
mıntıkası orduları müfettişi olmuş , resmen gidiyor. Şu kadar ki, tabii işin
zahirisi böyle, batınisi ise bambaşka. Herifler paşanın kurduğu dolaba
gafletle sürüklenmişler.
Mustafa Kemal Paşa
Samsunda, Yunus Nadi, Sel Yayınları, 1955 , sayfa 11
EK 10 :
“ Beni İstanbul’dan
çıkarmakla ağır bir yükten kurtulacaklarını zannedenler, makul bir sebep
aramakla meşgul idiler. Nihayet bu sebep, işgal kuvvetleri zabitlerinin
raporları ile dolu bir dosya halinde ellerine geldi.”
“Bir gün Harbiye
Nazırı rahmetli Şakir Paşa beni makamına davet etti. Bürosunun karşısına
oturdum. Bir tek kelime söylemeksizin bana dosyayı uzattı. “- Bunu okur
musunuz?” dedi. Dosyayı baştan nihayete kadar gözden geçirdim. Hulasası şu
idi: “Samsun ve havalisinde birçok Rum köyleri Türkler tarafından her gün
tecavüze uğramaktadır. Osmanlı Hükümeti bu vahşi tecavüzlerin önüne
geçememektedir. Bu havalinin emniyet ve huzurunu temin etmek insaniyet
namına borcumuzdur.” Raporlar İstanbul hükümetine verilirken bir de protesto
ilave edilmişti: “ Bu tecavüzleri menetmek lazımdır. Eğer siz aciz iseniz,
vazifeyi biz üstümüze alacağız!”
Atatürk’ün Bana
Anlattıkları, Falih Rıfkı Atay , Sel Yayınları sayfa 108, 109 , 110 , 111,
112
EK 11 :
Samsun ve havalisinde
meydana gelen yukarıdaki gelişmeler üzerine, İstanbul’da bulunan İngiliz
yüksek komiseri amiral Calthorpe , 21 Nisan 1919 tarihinde Sadrazam Damat
Ferit Paşa’ ya bir mektup gönderdi ve “ 9. Ordunun görev alanına giren
bölgelerde durumun tatmin edici olmadığını ve mütareke hükümlerine tam
olarak riayet edilmediğini “ resmen bildirdi. Amiral Calthorpe mektubunda
ayrıca , “ bazı cemiyetlerin ‘Şuraların’ halktan asker topladığını ve bundan
Rum halkın rahatsız olduğunu belirtti ve gereke her türlü tedbirin derhal
alınmasını” istedi.
Mustafa kemal Paşa’nın
19 Mayıs 1919 ‘da vardığı Samsun’da halk tarafından büyük bir çoşkuyla
karşılanması üzerine, durumdan kuşkulanan İngilizler’in Karadeniz Ordusu
Başkomutanı General Milne , “ Mustafa Kemal’in niçin Sivas’a gönderildiği?”
yolunda bilgi almak üzere Harbiye Nezareti’ne bir yazı yazdı ve acil olarak
cevap istedi. Harbiye Nazırlığı bu yazıya 24 Mayıs’ta cevap verdi ve “ 9.
Ordu Müfettişliği’nin Harbiye Nezareti adına verilen emirlerin ne derece
uygulandığını tahkik ve vazife bölgesindeki silahların toplanması ile
asayişsizliği kaldırmak için teşkil edildiği ve tayin edilen müfettişin
geniş bir bölgeye dağılmış olan askeri birliklerin her türlü hareketini
denetleyeceği, aynı zamanda çevredeki silah, sürgü kolu ve top kamalarının
süratle geri gönderilmesi işinin de bu müfettişin görevleri arasında
olduğunu” bildirdi
Kurtuluş Savasının
Perde Arkası , Dr. Osman Özsoy , Aksoy Yayınları , 1994 , sayfa 133 ve 147,
148
Bay Hulki Cevizoğlu’
nun 26/01/2002 tarihli programının başında Doğan Avcıoğlu’ nun eserinde
bahis konusu olaydan bahsedilmediğini belirterek bu konuda isteyenlerle
tartışmaya hazır olduğunu belirtip adeta meydan okumasına cevap niteliği
taşıyan yukarda ki bilgiler, Pontus kültürü meselesinden rahatsızlık duyan
bütün Karadenizli hemşehrilerimin ilgisine sunulmuştur. Hulki Cevizoğlu ve
programda yanında bulunan veya telefonla katılan tartışmacılar meydanı boş
bularak orada yalnız başına sadece kendi kitabının içeriğini tartışılacağını
zanneden Ömer Asan’ ın yakın tarih konusundaki eksikliğini kullanarak bütün
Karadenizlilerin infiale kapılmasına yol açtılar. Unuttular ki Karadenize
gönül veren o topraklarda yetişmiş,oranın havasını teneffüs etmiş, suyundan
içmiş, aynı derede çamaşır yıkamış insanlar da var ve bu insanların hepsi
bir gün bir bütün olup tek bir yumruk gibi tarihi gerçekleri bütün
çıplaklığıyla bunların yüzüne vuracaktır. Bu anlamda benim bu işe katkım
şimdilik bu kadardır. Gerekirse başka katkılarda bulunmaya da hazırım. Ve
benim gibi binlerce Karadenizli hemşehrimin de katkılarının olacağından hiç
şüphem yoktur.
Saygılarımla
Tayfun Kurt
İstanbul
|